Salı, Haziran 14, 2011

Ombudsman, Jabba ve bazı karışık meseleler.

"Ombudsman" sözcüğü aklıma geldiği anda, gözümün önüne Jabba the Hutt geliyor. Bu sözcüğün, kafamdaki görsel karşılığı direkt olarak bu; Jabba. Yeşil, çirkin, huysuz, atıl, kat kat bir yaratık. Bir düşün bak, bana hak vereceksin. Ombudsman=Jabba the Hutt.

İkinci olarak da; kül rengi bir takım elbise giymiş, tepesi kel, beyaz, kısa saçlı, yuvarlak kafalı, kısacık boyunlu bir adamın vesikalık fotoğrafı beliriyor kafamda bi’yerde. Kalın, siyah çerçeveli, eski bir gözlüğü var. Gri, hakim yaka bir gömlek mi yoksa beyaz bir gömlek mi giymiş, emin değilim; değişiyor. Beyaz gömlekli olduğu zaman, siyah bir kravatı da oluyor. Ama düğmeler hep gırtlağa kadar ilikli, kıyafetler hep eski. Adamın kendisi bile, bir eskicide, bi’şeylerin arkasında unutulup tozlanmaya bırakılmış gibi. Güve yeniği adam. Öylece duruyor. Bu adam; adı sanı bilinmeyen, yerel ya da sektörel bir gazetede, bir köşe yazıyor olabilir. Çünkü fotoğraf, bir köşe yazısının sol üst köşesinde gibi duruyor. Tabii ki; gazeteden de, gazetedeki köşeden de hiçbirimizin haberi yok. Adamdan da. Var ama yok, gri adam. (Buna hak vermeyebilirsin, herkesin imgesi kendine sonuçta.)

Konu dağıldı, toparlıyorum.

Ombudsmanı ilk olarak Jabba karşılıyor ve köşe adama devrediyor ama Jabba'yı düşününce, aklıma gelen ilk şey ombudsman olmuyor. Sıra değişince birbirlerini karşılamıyorlar. Ombudasmanın görseli Jabba ama Jabba’nınki ombudsman değil. Jabba=Jabba, şekli şemali belli. Kül rengi adamınsa, konuyla alakası kalmadığından, esamesi okunmuyor.

Demem o ki; zihin denen şey garip çalışıyor. Neyle neyi bağlayacağı, nereden ne çıkartacağı belli olmuyor. Velhasılıkelam; beyin, netameli bir cihaz. Bunu anlatmak istemiştim.

Gazetenin muhtemelen aylık, en iyi ihtimalle haftalık olduğunu söylemiş miydim?
Söylemiş oldum.

Hiç yorum yok: