Salı, Kasım 09, 2010

Zihinsel Engeller

İnsan zihni çok tuhaf. Çok garip bir çalışma şekli var ve pek çok şeye muktedir. O yüzden bırak başkalarınınkini anlamayı kendi zihninin bile ne zaman ne yapacağını bilemiyorsun.
Benimki ara ara beni sırtımdan bıçaklar mesela, darbenin geldiğini göremem bile. Bir an her şey normalken bir an sonra sırtımda bir bıçak vardır ve elim ulaşmadığı için kendim çıkartamam o bıçağı. Çürüyüp düşmesini beklemem gerekir.
Kendi zihnim, benim Brütüs’üm.
Ya da kendi içindeki bi’yere hapseder beni bazen. Ne kadar debelenirsem debeleneyim çıkamam o izin verene kadar. Tutmak istediği kadar tutar ve bir anda serbest bırakır.
İşte o zamanlarda ben onun kölesiyim.
Öfkelenirim ona, “senin sahibin benim, niye sürekli bana saldırıyorsun?” diye kavga ederim, etkisiz hale getirmeyi denerim. Beceremem.
Sonra kafama bi’şey dank eder, anlarım.
Çünkü bir sürü çer çöple doldurup o kadar kurcalıyorum ve saçma sapan şeylerle yoruyorum ki onu, benimle mücadele edip bütünlüğünü korumaya çalışıyor.
Çünkü sürekli içinde dolaşıyorum ve dolaşırken bi’şeylere takılıyor ayağım, kurtulmaya çalışırken büsbütün kördüğüm oluyorum. Zarar görüyorum ve zarar veriyorum. Üstesinden geldiğimi sanırken aslında bir arpa boyu yol alamadığım o kadar şey var ki dönüp dolaşıp aynı yerlerde takılıyorum. Ben takıldıkça zihnim beni itip yürütmek için yeni yollar deniyor sürekli.
Bana karşı yaptığını düşündüğüm her şeyi aslında benim için yaptığını anlıyorum birden, beni benden korumaya çalıştığını.
Zihnim benim en büyük müttefikim.
Benden bağımsız ve benimle bir.
Hapishanem ve evim.
Zihnim benim.
Güvendeyim.

Hiç yorum yok: