Perşembe, Ocak 08, 2009

Sayın İnsanoğlu, Neden Yazı?

Geçen gün kendi kendimi sorguladım sevgili günlük. İçimdeki çocuğa döndüm, "neden yazı?" dedim. "Niye sürekli bi'şeyler yazıyorsun, ne gerek var?" dedim. Ve hemen cevabı yapıştırdım. "Çünkü yazı benim için nefes almak gibi, kendimi ifade ediş, hayatı yorumlayış, varoluş biçimim, sanatla yoğurduğum düşünceleriminin izdüşümsel dışavurumu" dedim. "Yazıyorum öyleyse varım, yazı-yorum öyleyse varım" dedim.
Şaka lan, öyle demedim. "Hiiiç canım sıkılıyor, yazıyorum öyle" dedim. Kendi kendime konuşsam deli derler, bi'şeyler yazınca kimse ilişmiyor lan günlük. "Sanatçı ruhlu kız tabii, yazıyor ne güzel" falan diyorlar. Ahahaha. Bana! Arada da mesela "bilmem nereden bişey yazısı istediler, ben hiç anlamam, sen yazar mısın?" diyen çıkıyor. Hemen diyorum ki "ay şekerim keşke yazabilsem ama yazamam çünkü "writer's block" (iki elimin işaret ve orta parmaklarıyla tırnak işareti yapıyorum bunu derken) oldum, mümkün değil bi'şey yazmam" diyorum vakarla karışık kibir ve yaratamayan bir sanatçının buhran dolu ifadesiyle.
Bu yazı dediğin şey de zaten can sıkıntısından çıkmış bence. sonradan "medeniyet yazıyla başladı" falan diye havalı bir kulp taktılar. Ne alakası var? Mağara adamı dediğinin yapacak işi gücü yok. İnternet yok, pileysteyşın yok bi'şey yok o zaman. Bütün gün çayırda çimende yayılıyor arada bizon falan vuruyor, kadınlar ottu meyveydi topluyor... Toplasan 1-2 saatlik iş. E gün 24 saat. Ne yapsın bu adam? (Ya da kadın?) Bütün gün oturuyor mağaranın önünde, sıkıntıdan yerleri eşeliyor elinde bir sopa. Öyle mamuttu, kuştu, ağaçtı, böcekti çizerken yavaştan sallamaya başlıyor detayları, basit çizgilere indirgiyor. İcat oldu mu sana yazı?
Medeniyetmiş... Ne medeniyeti be? Hepsi can sıkıntısından.
Valla bak!

Hiç yorum yok: